AV. NURAY KALYONCU ŞİMŞEK

5846 SAYILI FSEK KAPSAMINDA ESER DIŞI KORUMA HALLERİ

FSEK kapsamına bakıldığında eseri ve eser sahibini koruma amacı taşıdığını kanunun ilk kısmında belirtmesiyle birlikte genel kapsamda görmekteyiz. Aslında nelerin eser sayıldığı sorusu bu anlamda önem arz etmektedir.  FSEK;  eser sayılan fikir ürünlerini tahdidi olarak saymakta ve bu ürünlerin korunmasını temelinde bazı şartlara bağlamaktadır. Bunlardan birincisi yaratılan eserin;   fikir ve sanat eseri sahibinin hususiyetini taşıması bir diğeri ise yasada öngörülen eser gruplarından birine girmesidir. İlk etapta bu iki şartın dışında kalan fikri çabanın ürünleri eser sahibine tanınan haklardan yasa kapsamında yararlanamayacak gibi bir durum oluşsa da bazı fikir ürünlerinin eser sayılmaması onların korunmayacağı anlamına da gelmemektedir. Aşağıda ‘’FSEK kapsamında eser sayılmasa da koruma atfedilen konular kanunun Altıncı bölümünün ‘‘Çeşitli Hükümler’’ kısmı ‘‘B) Haksız Rekabet ‘‘ başlığı altında sırasıyla m. 83’de;  ‘‘bir eserin adı, alametleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekilleri’’ m. 84’de; ‘‘işaret, resim ve ses’’, m.85’de; ‘‘ mektup, hatıra ve benzeri yazılar’’ m.86’da ‘’ resim ve portreler’’ düzenlenmiştir.

FSEK 83-87 maddeleri arasında düzenlenen ‘’eser dışı koruma konularının’’ eserin adı alameti ve çoğaltılmış nüshaları kısmında ‘‘eser olarak nitelendirilebilme’’ şartları aranırken, bu şartın ‘’işaret resim ve ses’’ ,  ‘’mektuplar’’, ‘‘ resim ve portreler’’ kısmında aranmadığını genel olarak değerlendirebiliriz. Eser dışı koruma konularının iki ilkenin ışığında ve amacında şekillendiğini söyleyebiliriz: Bunlardan ilki genel kanunlarla düzenlenen haksız rekabet yasağı ve diğeri ise kişilik hakkı korumasıdır. ‘‘Bir eserin adı,
alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekilleri’’ ile ‘‘işaret, resim veya ses
nakline yarayan araçların’’ korunması haksız rekabet yasağı ilkesi yansıması olarak değerlendirilirken ; ‘‘mektup, hatıra ve benzeri yazılar’’ ile ‘‘resim ve portrelerin’’ korunması da kişiliğin korunması ilkesinin özel bir uygulaması olarak değerlendirilebilecektir. Aslında FSEK kapsamında özel düzenleme ihtiyacı hissedilen konuların genel hükümlerle de korunması, hak sahibinin haklarının bu noktalarda özel kanunla düzenlenmesine ihtiyacın olup olmadığı tartışmasını gündeme getirmektedir. Bahsedilen konularda hak sahibi tarafından gerçekten çifte bir korumanın getirilmesi özel kanunun amaçları düşünüldüğünde çok da gereksiz olmayacak aksine hak sahibi bakımından alternatif bir koruma yaratabilecektir.